Aslında ben Eylül’ün başından beri bunu yazmayı düşünüyordum ama bir türlü zaman bulamadım.. Bu yazımın konusu İnsan İsterse – Azmin Zaferi Öyküleri 3. Bildiğiniz -veya bilmediğiniz- gibi bu serinin ilkinde de Ahmet Nazif Zorlu’nun başarı hikâyesini anlatan bir öykü yazmıştım. Hatırlamayanlar veya bilmeyenler buradan bilgi edinebilirler . Konsept danışmanlığını Mümin Sekman‘ın yaptığı İnsan İsterse 3’te de hayatımın sayılı filmlerinden biri olan The Pursuit of Happyness‘in kahramanı Chris Gardner‘ın başarı öyküsünü anlattım.
Bu filmi ne kadar çok sevdiğimi, konusunun beni nasıl derinden etkilediğini burada anlatmıştım. İnsan İsterse serisine o kadar çok uyan bir öyküydü ki bu, filmi seyrettiğim ilk günden beri bu seride yer alması gerektiğini düşünüyordum Bu öyküyü ne kadar keyifle yazdım anlatamam.. Benim için yazı yazmak zaten bir tutku; bir de sevdiğim bir konu ile birleşince tadından yenmedi..
Chris Gardner hakkında baya bir araştırma yapmam gerekti tabi ki.. Yazımın bitimine doğru aramızda çoktan duygusal bir bağ oluşmuştu. Ama o bunu nereden bilsin elin Amerikalarında değil mi? Şu bir gerçek ki, öyküyü yazarken çok zorlandım. Çünkü hikâyeyi belli bir uzunlukta tutmak gerekiyordu ama hiçbir yerini kısaltmak istemiyordum. Bana kalsa Chris Gardner’ın en sevdiği ayakkabısının renginden, oğlu Christopher’ın çocukluk aşkına kadar her bir şeyi anlatacaktım. Ama işi Yasemin’in Penceresi‘ne çevirmenin bir anlamı yoktu tabi.. Yine de Mümin Sekman’la birlikte kısalttığımız her bir cümle için içimden bir parça koptu sanki..
Ama sonuç olarak ortaya güzel ve içime sinen bir yazı çıktığı için hepsine değdi
Kitapta yer alan diğer öyküler de birbirinden ilginç, birbirinden güzel öyküler. Buradan diğer kahramanlarımızın kimler olduğunu öğrenebilirsiniz.
Yazımı özürle bitirmek istiyorum. Size bunu daha önceden duyurmam gerekirdi. Lâkin arkadaşlarımdan bazıları -hatta birçoğu- beni bu yüzden azarladı.. Neden böyle bir şeyi sitende duyurmuyorsun, daha çok insanın bu kitabı alıp okumasını sağlamıyorsun diye.. Ayrıca fark ettim ki arkadaşlar, birbirinizden habersizce neredeyse hepiniz bana “ilk okuyan benim di mi?” sorusunu sordunuz Ama ilk okuyanızın hanginiz olduğunu hiçbir zaman söylemeyeceğim
Buradan bana en başından beri “yazar olacaksın, yazar olacaksın, bu kabiliyetini harcama, siteni nadasa bırakma” diye diye bana destek veren Serhat’a, “git yazı yaz da başımızda dır dır etme, biraz oyalanırsın hem bizi de rahat bırakırsın” diyen Akın’a sevgiler, saygılar efenim.. İşte size iki ayrı teşvik örneği
Şimdi görevimi başarıyla tamamlamanın verdiği mutluluk ve sabahın benim üzerimde bıraktığı rehavetle yatıyorum.. Tabi önce bir The Damnwells – Keep A Little Organ in You dinlemek iyi gider.. -Teşekkürler Cem, şarkı süpperr
-İyi geceler. -ya da iyi sabahlar mı desem
–
Yazını ne kadar beğendiğimi tekrar etmeyeceğim, ama unuttuğum birşeyi burada eklemek istiyorum. Umarım senin de birgün hikayeni biri yazar böyle bir kitapta ve biz de keyifle ve gururla okuruz.
O kapaktaki küçük adam var ya hayatta o kutup ayısından bozma adamı yenemez, anca öyle göbek yağlarını itikler. Şimdi hayalleri istediği kadar büyük olsun kendisi diğerine kıyasla çocuk menüsü gibi kalıyor.
Zaten chris gardner’in hayatını anlatan filmi izlememe vesile olduğun için sana çok teşekkür etmiştim..heleki zaman makinasıyla! geçmiş çağlara döndüklerinde o sığındıkları mağara!daki anlarını hiç unutmuycam

)
Bide senin anlatımınla nasıl güzel ve keyifli olur o hayat öyküsünü okumak,cidden sabırsızlanıyorum
Ve umuyorumki bigün tamamı senin ağzından çıkan satırlarla oluşan bi kitapta okuycam..(belki yazmışsındırda haberimiz yoktur
Evet, şarkı gerçekten çok güzel.
geliş geliş nereye kadar. bunlar kişisel şeyler
Akın, bu güzel dileğin için çok teşekkür ederim. Belki de senin öykünü de yazarız belli mi olur.. İkimizin de hikâyesi yazılacak işler başarması dileğiyle diyelim o zaman

Sera, bu fikrine harfiyen katılıyorum Sera. Bende de o izlenimi bırakıyor. Herkeste bıraktığı izlenim farklı farklı da olsa bence o çocuk için çıkış yolu yok =)
Serhat, kesinlikle ben de özellikle o sahnesini anlatırken bi tuhaf olmuştum.. Ve bunların gerçek oluşu insanı daha da etkiliyor. Sıcak evlerimizde oturup bir elimizde kahvemiz o filmi seyrederken bunların gerçekten olduğunu atlıyoruz bazen. Bizden çok uzak bir durum olduğu için anlamakta güçlük çekiyoruz. Ama ben de senin gibi duygulananlardanım. Ve umarım umduğun şey gerçekleşir
Öncelikle kitap konusunda tebrik etmek isterim.
Fakat yazıların hakikaten çok sıcak, akıcı ve samimi. Genelde teknik içerikli blogları takip etmekle birlikte, özellikle senin blogunu takip etmekten inanılmaz zevk alıyorum. Yaklaşık 560 sitelik RSS reader ımda tek teknik olmayan blog seninki
hakikaten tebrik ve teşekkür ederim. Okurken iyi zaman geçirdiğimi düşünüyorum. Umarım bir ara okulda da fırsat yaratıp sohbet edebiliriz.
her ne yapıosan iyi çalışmalar.
Yazının sonuna kadar heyecanla Chris Gardner’ın hıkayesınden bahsetmenı bekledım en azından kucuk bı ıpucu,kısaca bı anlatım fılan.ama kurnazlık yapıp ser verip sır vermeyerek kıtabı almak zorunda bıraktın bak sımdı benı -.- Chris Gardner kimdir?? Amerıka’nın neresındendır?? Rengı sevdıgı ıcın mı o ayakkabı en sevdıgı ayakkabı olmustur yoksa o ayakkabı en sevdıgı ayakkabı oldugu ıcın mı o rengı de sevmeye baslamıstır??
Oglu Christopher’ın cocukluk askına ne olacaktır??
benı bu saatte merak ıcınde bu sorularla yalnız bırakacak kadar guzel bır anlatım yapmıs oldugun ıcın tesekkur ederım
gazeteye kıtap tanıtımı ıcın senın bu yazın verılse satıslar baya bı artar sanırım senın sayende 
Kitabı almanızı engelleyecekse ben bütün hikayeyi yazabilirim buraya.
Ayrıca Tuğçe, yazmaya yazmaya yazım kurallarını unutmuşsun gibi geldi. Normalde yapmayacağın birçok hata var bu yazında. Dikkat et lütfen.
Kitap konusunda tebriklerimi ileteyim tugce
Bugun aldim kitabini tarih 16-09-2008
Bir kitaba ilk defa 33. sayfadan basladim bunuda belirteyim. Her zamanki gibi supersin. Bir kizim olursa adini tugce kutluay koyacagim
Kitabi bitireyim kitaba yorum yaparim birde. Tugce seriye devam plssssss
Yalniz kitabin kapagindaki sumocu o cocugu cekirdek niyetine yer kabuklarini(kemiklerini) kurdan yapar 
Tuucee dikkat ettimde google da insan isterse 3 yaz bak ilk sirada ne cikiyor
Yarin birgun microsofttan teklif gelirse derlerseki 300 milyon dolara sitenize talibiz hic sasma yani. Komisyonumuda alirim orasida ayri mesele
tuuce.com » İnsan İsterse 3 Çıktı!!!Konsept danışmanlığını Mümin Sekman’ın yaptığı İnsan İsterse 3′te de hayatımın sayılı filmlerinden biri olan The Pursuit of Happyness’in kahramanı Chris …
tuuce.com/kitap/2008/09/358/ – Benzer sayfalar – Bunu not et
Bitanem benimm,
– The Pursuit of Happyness filmini, kim derdi ki sen ordaki kahramanla ilgili yazıcaksın hem de yayınlanacak (kız yoksa bana çaktırmadan bunun planlarını mı yapıodun
) ne kadar sevindim anlatamam..
tebrik ederim kitap için.. Birlikte izlediğimiz geceyi hatırlıyorum senle -senin kaçıncı izleyişindi hatırlamıorum
ee kimin oda arkadaşı
Canım iyi ve kötü eleştirilere maruz kalcaksın bu yol boyunca dileğim kötü eleştiri yapanların egolarından ve kıskançlıklarından arınarak yapmaları bu eleştirileri..
@Kubilay: Kişisel olarak söylesem de buradan da söylemek istedim, gerçekten bu güzel fikirlerini ve yorumunu paylaştığın için teşekkür ederim. Gösterdiğin bu ayrıcalığa umarım her zaman layık olurum
Görüşmek üzere.
@Gözdeee: Cicim, kitabı bugün Serkan aldı ama sen almadın. Ondan öğrenirsin artıkın
Bidahaki buluşmamızda Serkan’la şifreli konuşucaz bu kitapla ilgili sen de bişey anlamıcaksın -yaşasın kötülük
–
@Cem: nAsıL bi? imLa/ hatasI yapmışım; göreMediim hMm…!!
@Toxic: Oğlun olursa da adını “Tuğçe KUTLUAY” koyar mısın?
Ayrıca en kısa zamanda şifreli bi dil yapalım aramızda, Gözde’ye karşı
Google olayına ben de şaştım valla
bi de havaya girdim sorma
Okuduktan sonra da yorumlarını bekliyorum =)
@pamuk: Asıl sensin benim bitanem! Seninle aynı odayı paylaşıp da senden bişeyler kapmamak mümkün mü bak sonra da tebrik edilecek işler yapıyoruz =) Birlikte bu filmi seyrederken nasıl da gülmüştük “you have to jimmy it” olayına
Hâlâ o replik aklıma geldikçe seni anar gülerim 
Hayir tugce o zaman ibrahim kutluay koyarim
sen gene mii o kitaplara yazııı yazzzzzddddıııııııınnnnnnn????????…
(bu cümleninn içeriğini, ses tonu, mealinii, renginii hatta kokusunu bi sen anlayabilirsin, tuuce”cim*; öpüyorumm senii çokkk =) )
ben tabii yazının illk paragrafından sonra içimden kopupp gelenn su yorumu hemen buraya yapıştıtabilmekk için can attığımdan gerisinii okumamış ve de tebrik edememiş bulundumm..
..
işin asıl kısmına bakarsam;
senii gerçektenn tebrik ediyorum ve hakkaten gurur duyuyorum..
Ve de ben okudukça farkediyorum ki; yahuu ben senii çokk özlemişimmm..=(
ilk haftaya ; hatta salı olabilir-ilk gün konuşcak çookk şey olcak sanırım =);film randevusu alıyorum;
karamellii kahvelerle soslu browni benden; bi kutlama yakışır
öpüyorumm senii çokkk…
Ayçammmm ben de seni çok özledim ama sabret az kaldı 6 Ekim’e.. Kavuşuyoruz yurdumuza, odamıza ve doyum olmayan muhabbetlerimize. Ve tabi derslerde kaytarışlarımıza, sabah yataktan kalkamayışlarımıza..

Çok teşekkür ederim söylediklerin için ve film randevusunu seve seve veriyorum. En güzel filmleri topladım sizin için
bence kitabın başlangıcı güzel
ama gelişme bölümü yani insanların hayatlarının anlaıldığı yer çok can sıkıcı