“Bir zamanlar ben de herkesi her şeyi suçluyordum. Çektiğim tüm sıkıntılardan, acılardan, başıma gelenlerden, yakınlarımın başına gelenlerden ötürü herkesi suçlardım. Beyazları suçlardım. Toplumu suçlardım. Tanrıyı suçlardım. Cevap bulamadım çünkü yanlış sorular soruyordum. Doğru soruyu sormalısın: Yaptıkların sana daha iyi bir yaşam sundu mu?”
İşte American History X filmiyle ilgili bir yazı yazmak isteyişimin sebeplerinden biri bu replik. Filmin özü niteliğinde. Bütün varlığınla inandığın bir görüşün arkasında durursun, onu savunmak için yeri gelir hayatını tehlikeye atarsın. O kadar kendini adamışsındır ki inandığın şeye, bütün bunlara değer mi diye düşünmezsin. Oysa ki yaptıkların senin ve sevdiklerinin zararına sonuçlanıyorsa durup düşünmen gerekiyor.
İkinci sebep ise kuşkusuz Edward Norton. Çıkaramamış olanlarınız için hatırlatayım: Hani şu meşhur Fight Club (Dövüş Kulübü) filminde Brad Pitt ile başrolü paylaşan o eşsiz oyuncu. Italian Job (İtalyan İşi) filminde her ne kadar gıcık bir tipi canlandırsa da severim kendisini
Hangi karakteri canlandırırsa canlandırsın; Edward Norton’un rolünün hakkını sonuna kadar verdiği düşüncesindeyim. Ona olan hayranlığım dolayısıyla pek çok filmini seyrettim ve hiçbirinde hayal kırıklığına uğratmadı beni. Eee, Facebook‘ta “Edward Norton should be in every movie” [Edward Norton her filmde olmalı] grubuna boşuna üye olmadık.
Sapkınlığın verdiği psikopat ifadeyi, görmüş geçirmişliğin verdiği olgun ifadeyi, kaybetmenin verdiği buruk ifadeyi, kazanmanın verdiği gururlu & mağrur ifadeyi, sahip olmanın verdiği minnettar ifadeyi, lider olmanın verdiği sert & kararlı ifadeyi, hepsini aynı filmde onun mimiklerinden okumak mümkün.
Filmde; düşünceleri bırakın, duyguların bile politik görüşlerinin şekillendirdiği bir hayatı yaşamanın bedelinin neler olabileceği etkileyici bir şekilde anlatılıyor. Öyle sahneler var ki, bu kadar acımasızlık olamaz, bir insan bu kadar taş olamaz diye diye seyrediyorsunuz; bazı sahnelerde bunu bile diyemiyorsunuz böylesine bir şiddete ağzınız açık aval aval bakmaktan..
Bir noktaya saplanmış, körü körüne o düşünceye inanan insanların görüşleri nasıl değişir, neden değişir ve/veya değişmesi neden gerekir sorularının cevaplarını buluyorsunuz sonra. Filmin konusuna gelince.. Irkçılık konusunu farklı bir biçimde ele alıyor. Siyahla beyazın ayrımını her ne kadar bir çok filmde görmüş olsak da, bu sefer bu konunun daha çok günlük hayatta ve sokak ağzıyla işlendiğini görüyoruz.
Yalnız bir noktaya dikkat etmenizde fayda var; her ne kadar ırkçılığa karşı olsanız da, Edward Norton o kadar etkileyici konuşuyor, öyle gözü kararmışçasına fikirlerini savunuyor ve onları öyle sağlam kanıtlarla destekliyor ki kafanızın içinde soru işaretleri beliriyor. Yani demem o ki, ırkçılığa yatkınsanız bu filmden sonra yatkınlıktan çıkıp ırkçılığa kesin geçiş yapabilirsiniz. Tabi bu benim için geçerli değil ama olanlar olabilir diye söylüyorum.
Daha bir çok gözlemlediğim şeyi yazardım buraya. Fakat o zaman filmi heyecanla seyredip neler olacağını merakla beklemeyebilirsiniz. Olayların bağlanış şekline, tam bitti derken “ama böyle dümdüz bir son olmamalı” dediğinizde o sonun nasıl zikzaklandığına, kilit sahnelerdeki ağır çekimlerin temel düşünce ve duyguları nasıl vurguladığına hayran kalacaksınız. Kilit sahne dediğim sahnelerle oyuncuların bu sahnelerdeki bakış, duruş ve hareketleri öyle bütünleşmiş ki! Dikkat edin de kilit sahnelerde siz de kilitlenmeyin..
Yandın kızım sen… 2 gün sonra görücem ben seni. Sen devam et 4’lere kadar ayakta kalmaya…
Bu arada, “Edward Norton’un her filmde yer alması gerektiğini” düşünüyorsan, Down In The Valley’yi seyretmemişsindir. Sırf işkence etmek için seyrettirmeyi planlıyorum onu sana.
Bu filmde bayan oyuncu yok mu
@CEM: Ben 4’lere kadar ayakta kalmadım bu sefer; aksine 1 buçukta yattım. Sadece sahurdan sonra biraz durdum o kadar
Ayrıca o filmi seyretmedim ama eğer işkence göreceksem seyretmemmmm!
Yok sana bayan mayan 
@EFETURK: Aferin, filmin özünü çok iyi anlamışsın
Valla ben uzun yazıları okuyamıyorum ama kısaca özetledim. Nazi dövmeli elemanı sevdim umarım iyi biridir
Gerçekten de film fazlasıyla günlük hayatta ve fazlasıyla sokak ağızıyla işlenmiş
Sonu da ayrı bir şok oldu valla…
Çok düşündürücü bir film, ama şu an saat müsait değil başka zamana düşünürüm artık
@EMRE: İyidir, iyi
Ya evet sonu tam bi şok! Seninle bu filmi tartışırız bi ara. Düşünebildiğin bi ara 
@AKIN: Aferin çocum, sözümü dinliyosun arada bi hoşuma gitmiyo diil hemen seyretmişin filmi
Edward Norton yaşayan en iyi aktörlerden birisidir bence. Bir oyuncunun her filminde maksimum performans göstermesi çok zordur ve Edward bunu başarabildiği için çok özel bir aktördür. Filmin hikayesi,kurgusu,anlatımı,
verdiği heyecan işte tüm bu nedenlere bir de Edward faktörü eklenince, olağanüstü bir film ortaya çıkıyor. İnanın seyretmeye değer.
Thx Tuuce güzel filmi konu edinmişsin.
İlk defa edward abimizi bu filmde izlemiştim ve açıkçası ilk kez erkek bi aktör hakkında bilgi toplamaya çalışmıştım
Vakti zamanında 2. dünya savaşına çok kafa yoran birisi olarak ilgimi çekmişti konusu ve gerçekten oyunculuk süperdi filmde…
Ardından izlediğim italyan işi filmindeki özürlü rolünüde seyrettikten sonra bu adamın oynayamıycağı film yok düşüncesi tamamıyle yerleşti bana
Son sahnedeki ağır çekim hala hafızamda,gerçekten izlenilmesi gereken bi film.izlediğim en güzel psikoloji filmlerinden biri.savunduğu değerlerin gözünün önünde yok olması ve gerçeklerin farkına varmak…
o filmi izleyeli bir yılı geçiyo… aklımda çok fazla sahneyi canlandıramasamda o kaldırımda kafatası kırma sahnesi gayet net(şimdi bile içim bi hoş oldu)
adam neye inanıyorsa onu sonuna kadar savunan biri…
ben de edward norton’un bir çok filmini izledim… fight club’tan 21gram’a kadar kesinlikle her filmde oynaması gereken bir oyuncu…
@TOXIC: Asıl ben teşekkür ederim çok güzel özetlemişsin. Seninle aynı fikirdeyim.
Kesinlikle direk insanın psikolojisini derinden etkiliyo. Bi garip oluyo insan ne hissediceni bilemiyo kalıyo öyle. Yani en azından ben öyle oldum
Yorumun için teşekkürler.
İyi ki hatırlattın ayrıca, 21 Gram ı seyredicektim unutmuştum hemen seyretmem lazım 
@NOFEAR: Kesinlikle İtalyan işindeki rolü çok rahatsız ediciydi ya
@CIIYUWW: O sahnede çıkan ses zaten hala kulaklarımda. Bak yine içim fena oldu
kesinlikle bu filmin edward norton suz olmayacgına inanan bi kişiyim. hayatımda beni en cok etkileyen filmler arasına şimdiden girmiş durumda. film hakındaki yorumlarının da tamamına katılıyorum…ayrıca siteni gercekten cok begendim. okurken gözlerimin doldugu bi yerde oldu.. dostluga cok önem veren bi kişiyim..bi dosstluğu daha iyi anlatamazdın…
Çok teşekkür ederim
Dostluğa önem vermeyen kişiler zaten o yazımdan bir şey anlamazlardı. Senin gibi dostluğa önem veren kişilerin gözlerini doldurduysa o yazım, gerçekten de iyi anlatabilmişimdir duygularımı.
ewwet burnumu sokuyo gibi oluyorum ama süper film ve güzel özetlemişsin yazılarına tarzına bayıldım okuycam hepsini ama hepsinii…
Ben EDWARD NORTONu ilk kez 4 yıl önce DÖVÜŞ KLUBÜnde izlemiştim ve hastası olmuştum.O günden sonra hayatım değişti diyebilirim.DÖVÜŞ KLUBÜ hayatımın ilk beşine girdi, BRAD PİTT ve EDWARD NORTON ise en sevdiğim oyuncular ooldular.Bence onlar iki dev oyuncu,harika insanlar,o oyunculuklarıyla her rolün hakkını sonuna kadar verirler.Onlara bitiyorum,müthişler…